Koleksiyoner Mithat Bey ve 11'e 10 Kala Filmi




Koleksiyonculukta abartılıktan söz edilebilir mi?

Koleksiyoncular için, koleksiyon ve geri kalanlar olarak hayatı ikiye ayırmak, söz konusu mudur?

Bu iki sorunun cevabını, 2009 yapımı 11’e 10 Kala isimli filmde bulduğumu düşünüyorum. Koleksiyoncuların bazen farkında olmadan içine düştükleri hatalardan biri; koleksiyonculuktan toplayıcılığa evrilmektir. Yani, sistemli olmaktan çıkıp, ilgisini çeken her şeyi toplamaya başlaması, ona zarar vermeye başlar. Bir süre sonra içinden çıkılamayacak sorunlar doğurur.


Yönetmen Pelin Esmer’in ilk uzun metraj sinema filmi olan 11’e 10 Kala, yönetmenin kendi amcasının hayatından yola çıkarak yazdığı ve daha sonra sinemaya aktardığı bir film.

Bazı gazeteleri yaklaşık 50 yıldır biriktiren, saat, pul vs gibi bazı nesnelerin de koleksiyonunu yapan, evinde kendisine bile çok fazla alan bırakmayan bir koleksiyona sahip olan, Polis Radyosu’nun kurucusu Mithat Bey’in, apartman komşularıyla yaşadığı sorunlar anlatılır filmde. Onunla çıkar birliği yapacak olan kişi de apartmanın kapıcısı Ali’dir (Nejat İşler). Çıkar birliği diyorum çünkü, Mithat Bey evine kimseyi sokmayan, her durumda pazarlık yapan ve hayatına kimsenin müdahil olmasını istemeyen bir adam. Ali de ailesini köye göndermiş, bir şekilde İstanbul’da tutunmaya çalışan bir adam. Senaryoya çok da fazla girmeden size bu kadarını anlatmış olayım, izlerken tadı kaçmasın.


Gelelim asıl anlatmak istediğim konuya. Daha doğrusu sorulara…

Diyelim çok uzun yıllardır koleksiyon yapıyorsunuz ve artık bu koleksiyon evde hatırı sayılır bir alan işgal etmeye başladı. Ev halkı huzursuz. Her fırsatta bu konu ile tartışma yaratılıyor. Günün birinde de eşiniz, ya koleksiyonun ya ben dedi. Ne yaparsınız?

Diyeceksiniz ki, insan sevdiği ile koleksiyonunu bir tutar mı? Peki, sevdiğiniz insan, sizin severek biriktirdiğiniz, emek harcadığınız bu birikimi istemiyorsa, sizi gerçekten seviyor mudur, ne kadar saygı duyuyordur? Al sana ikilem.

Bir de “sansar” insan güruhu da olacaktır etrafınızda. Bunları bir satsak ne para eder, zihniyeti ile sizi zorlayacaklardır. Yaptığınız şeyin “saçma ve deli işi” olduğunu düşünenlerden bahsetmiyorum bile.

Her koleksiyoner bazen durup düşünür. Bunları biriktiriyorum ama bir sonu yok. Ben ölünce de ya çöpe gidecek ya da değerinin çok altında satılıp ziyan edilecek.
Bunları bile bile hala "neden" biriktirmeye devam ediyoruz?


 Filmi belki bulup satın alamazsınız diye, her ihtimale karşı youtube'tan izleyebilmeniz için buraya koyuyorum.



Yorumlar

  1. Koleksiyonerler koleksiyonlarını oluşturmak için ciddi miktarda para harcayıp koleksiyon ürünlerine yatırım yaparlar. Koleksiyonerler geçmişten gelen şeyleri toplayıp sonraki nesillere ulaşmasını sağlayan sanatsever insanlardır. Koleksiyonerler ince ruhlu insanlardır ve geçmiş nesillerden gelen mirasları gelecek nesillere ileten miras avukatı gibidirler. Bu miras ürünlerini saklayıp gelecek nesillere iletilmesini sağlayarak çok önemli bir misyon üstlenmişlerdir. İnsanlık onlara çok şey borçludur.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder